top of page

Gölgelerin gücü adına!

Merkür’ün gölgeli günlerinden geçiyoruz ve 15 Mayıs’a kadar sürecek bu retronun tam başlangıç tarihi 21 Nisan. Geri planda Kuzey Ay Düğümü Boğa'nın öğretilerini almaya devam ederken bir yandan da Koç enerjisi hepimize göz kırpmaya başladı. Hadi biraz anlamaya çalışalım tüm bunlar bize ne anlatmaya çalışıyor.



Bazı şeyler suçtur. Ve bu suç ille de taciz, hırsızlık gibi davalık olmamızı gerektirmez. Örneğin birinin öz değerimize saygısızlık etmesi, kendimizi yetersiz hissettirmesi ya da suçlaması da bir suçtur ve aslında açtıkları duygusal yaralar da zamanla birer kişisel davamıza dönüşür.


Küçükken başımıza gelen şeyleri anlamlandırmak, tanımlamak ve bir yerlere koymak konusunda donanımımız yetersiz kalır. Çünkü hayat henüz tanımsızdır ve biz başımıza gelenlerin ne kadarı normal, ne kadarı yanlış diye idrak etme kapasitesine henüz sahip değilizdir. Ancak bu küçüklükte edindiğimiz yaraları iyileştirmek için ileriki yaşlarımızda da fark etmeden benzelerini sürekli kendimize çekeriz. Eşimiz, işimiz, arkadaşlıklarımız eskisinin gölgesini taşır. Aslında bilmeden yaralarımızı yaşamımızın diğer alanlarına yansıtırız, yani içimizde ne varsa dışımızada o yansır. Zamanla yaralarımız reflekslerimizi, reflekslerimiz karakterimizi, karakterimiz de kaderimizi belirler. İşte burada kişisel farkındalığı geliştirmek önemlidir. Çünkü aslında yaralı olan bilinçsiz çocukluğumuzdur. Fakat birey olmak; varlığının sorumluluğunu almak ve ona sağlıklı bir form vermektir.


Kendimizi iyileştirme sürecinde bizde yara açan insanları oldukları gibi kabul etmek çok da kolay bir iş değildir tatlı bilgeler. Belki de bu kişileri oldukları gibi kabule itiraz etme halimiz, bizi benzer tecrübeleri yaşamaktan koruyacak yegane sağlıklı tepkimiz bile olabilir hatta. Her durumda günün sonunda yetişkin bir birey olarak artık odaklanılması gereken şey suçlu değil, bu suça maruz kalmış ve şefkatle iyileştirilmeyi bekleyen çocukluk hallerimizdir. O masum çocuğun dönüştüğü hali objektif gözle görmek ve onu büyütmektir artık asıl davamız. Çünkü her seçim bizi yeni bir kadere götürecektir.


Son günlerde içimizdeki o çocuk isyanda. Başına gelenleri fark etmiş ya da en azından bir şeylerin altındaki kök nedenleri sezinliyor ve tüm bu hoşuna gitmeyen hisleri ortadan kaldırmak için fark etmeden birilerini suçlayıp intikam almak istiyor. Çünkü artık hiç gücü kalmamış benzer yaraları açıp açıp iyileştirmekle uğraşmaya. Suçluları bulup cezasını verse her şey hallolacak sanki. İşte şimdi evren diyor ki; cezalandırmak falan zorunda değilsin. Görmek, fark etmek ve not etmek de yeterli. Eğer sen içinde olup bitenleri anlarsan, ne suçlu kalır ortada ne de bir kurban. Aynı şeyleri tekrar yaşamamayı seçmek, yaşanmışlıklarını kendine kılavuz etmek ve yepyeni sayfalar açmak senin elinde. Bunun için ille de birilerine ders vermen, birilerini affetmen, birilerine bir şeyleri ispat etmen gerekmiyor. İçine dön ve sar, sarmala kendini. Çünkü ihtiyaç duyduğun her şey zaten içinde gizli.


Yaralarına tutunmak zorunda değilsin. Biraz çıplak kal, savunmasız kal. Ateşe dokun ve hisset ısısını. Toprağa bak ve gör sakinliğini. Doldur ciğerine havayı. Ve bırak su aksın, döngüleri kapatsın ve yeni yollar açsın önünde. Bunu yaparken düşmek çok normal, hata yapmak çok normal, becerememek çok normal. Hayat dediğin zaten tüm bu deneyimlerin bütünü değil mi? Bırak kendine anlatacak bir hikayen olsun. Hikayeyi dışarıda arama, içine bak.


Işık ve sevgiyle.

bottom of page